
2. Kur’an-ı Kerim’in Hz. Muhammed’e İndirilişi
Yüce Allah’ın mesajlarını peygamberlerine bildirmesine “vahiy” denir. Vahyin amacı, insanları uyarmak ve onlara doğru yolu göstermektir. Son ilahî kitap Kur’an-ı Kerim de bu amaç için gönderilmiştir.
Kur’an’ın indirilmeye başlandığı dönemde sosyal ve ahlaki açıdan büyük bir çöküş yaşanmaktaydı.
İnsanların çoğu putlara tapıyordu. Güçlüler zayıfları eziyor, insanların bir kısmı köle pazarlarında mal gibi satılıyordu. Kadınlara ve kız çocuklarına değer verilmiyordu. Hz. Muhammed bu duruma çok üzülüyordu. Sık sık Mekke yakınlarında bulunan Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’na çekiliyor, bu kötü gidişin durdurulmasının yollarını düşünüyor ve insanlık için Allah’tan yardım diliyordu. İşte böyle bir ortamda, Miladi 610 yılı, ramazan ayının Kadir Gecesi’nde Kur’an indirilmeye başlandı. Hz. Muhammed, o gece yine Hira’da ibadet ve dua ile meşguldü. Sabaha karşı seher vakti vahiy meleği Cebrail göründü ve Alak suresinin ilk beş ayetini vahyetti.
Cebrail’den ilk vahyi alan Hz. Muhammed, kalbi ürperti içinde evine döndü. Eşi Hz. Hatice’nin yanına vardığında yaşadıklarını onunla paylaştı. Hz. Hatice, “Endişe etme! Allah seni hiç utandırmaz, zira sen yakınlarını gözetir, darda kalanlara yardımcı olursun. Muhtacı giydirirsin, misafiri se vip ikram edersin ve kötü gün dostu olarak düşkünlere yardım edersin.” diyerek Hz. Muhammed’i destekledi.
İlk ayetlerin inişinden sonra bir süre vahiy gelmedi. Vahyin geliş sürecinin nasıl devam edeceği çok merak ediliyordu. Bir süre sonra Hz. Muhammed, vahiy meleği Cebrail’i tekrar gördü. Cebrail, “Ey Muhammed! Sen Allah’ın peygamberisin! Ben de Cebrail’im.” diyordu. Hz. Muhammed ilk vahyin gelişinde olduğu gibi kalbi ürperti içerisinde evine döndü. Evine vardığında titriyordu. “Beni örtün, beni örtün.” dedi. Üzerini örttüler. O sırada Cebrail gelerek Müddessir suresinin ilk beş ayetini vahyetti. Yüce Allah şöyle buyuruyordu: “Ey örtüsüne bürünen (Peygamber)! Kalk ve insanları uyar. Rabb’inin büyüklüğünü an. Elbiseni tertemiz tut ve kötü şeylerden uzak dur.” O günden sonra vahyin gelişi kısa aralıklarla devam etti.
Kur’an’ın indirilişi Hz. Muhammed’in vefatı öncesine kadar yirmi üç yıl boyunca devam etti. Kur’an genellikle meydana gelen olaylar ya da sorulan sorular üzerine ayetler hâlinde parça parça indiriliyordu. Bu da Kur’an’ın insanlar tarafından kolayca öğrenilmesi ve daha iyi anlaşılıp uygulanmasını sağlıyordu.
Kur’an-ı Kerim’in ayet ayet indirilmesinin diğer bir faydası ise şuydu: Hz. Muhammed insanları Allah’ın yoluna davet ediyor, onları putlara tapınmaktan ve her tür kötülükten vazgeçirmeye çalışıyordu. Buna karşılık inkârcılar şiddete başvuruyor, inananlara eziyet ediyorlardı. Bu durum bir insan olarak Hz. Muhammed’i çok üzüyordu. İşte böyle zor zamanlarda ara ara gelen ayetler, hem Peygamberimize moral kaynağı oluyor ve hem de ona hangi durumda neler yapması gerektiğini öğretiyordu.
Kur’an ayetlerinin iniş sürecine baktığımızda başlangıçta inanç konuları ile ilgili ayetlerin geldiğini görürüz. Allah’ın varlığı ve birliği (tevhit inancı), Yüce Allah’ın nitelikleri ve ahiret hayatı bu konulardan bazılarıdır. Bunların dışında geçmiş peygamberlerin kıssaları ve bazı ahlaki konulara da yer verilmiştir. Bu tür ayetler daha çok Mekke Döneminde gelmiştir.
Hz. Peygamber, Medine’ye hicret edip bir İslam topluluğu oluşturduktan sonra daha çok günlük hayatı düzenleyen kurallarla ilgili ayetler gelmiştir. İbadetler, haramlar ve helaller, insanlar arası ilişkilerle ilgili kurallar bunlardan bazılarıdır.
Ayetlerin böyle bir sıralama ile inişinin nedeni, öncelikle insanların sağlam bir inanca sahip olmalarını sağlamaktı. Zira Allah’a gönülden inanmamış bir topluluğun, inancı uğruna baskılara göğüs germesi imkânsızdı. Ayrıca Kur’an bir defada indirilseydi henüz yeni Müslüman olmuş kimseler önceki alışkanlıklarını bir anda terk edip yaşam biçimlerinde köklü değişiklikler yapmakta zorlanacaklardı.
610 yılında başlayan vahiy süreci, 632 yılında Hz. Peygamberin vefatı öncesinde tamamlandı.